Şu An
06 Şubat 2025
İnsanlar özellikle son yüzyılda kendilerini toplumdan soyutlayıp derin bir yalnızlığa bürünmeye başladılar. Buna çalıştığı şirketlerin koca duvarları, saatlerce sandalyeye bağlı kalarak çalışmak hatta psikolojik bir rahatsızlığının olduğunu ona inandıran insanlar sebep olur.
İlaç satabilmek için önce birinin hasta olduğuna ikna olması gerekir. Hasta olduğuna ikna olmayan biri kanser bile olsa ilaç kullanmak istemez. Tedavi görmek istemez. Doktorun yüzünü, hastanenin soğuk duvarlarını görmek istemez. Hasta olduğuna ikna olan biri ise bir hastalığı olmasa bile doktor doktor gezebilir, bilene(!) başvurur, paralar döker. Bu konuda olay ikna olmada bitiyor.
İkna etme durumu en çok psikolojik rahatsızlıklarda görülür. Çünkü tamamen soyut, tamamen ne söylense inanılacak bir durum mevzu bahistir. Buna ikna olan biri rahat değildir. Rahatlık önemlidir, çok önemlidir. Rahat olan Âdem ve rahat olan Havva kazanır bu dünyada. Biri çıkar da" tamam da rahatlık nedir?" derse, zihinsel olarak şu ana odaklanabilmektir. Bana göre basit olarak budur. Şu ana tüm benliğiyle odaklanmak. Şu anımızı çalan iki hırsız vardır. Geçmişin pişmanlıkları ve geleceğin kaygıları. Ancak yine basit olarak; geçmiş geçmiştir, gelecek gaybtır. Bu iki hırsıza meydan vermek ancak psikolojik olarak zayıf olan ve kendini rahat hissetmeyen insanlara has olabilir.
Bunları yazıyor olmak bunları aşmış olmak anlamına gelmez. Belki de tam tersidir, bilinmez.
Etrafta olan insanlara dikkat etmek gerekirse, bu iki hırsızın kol gezdiği çok net görülebilir. Ancak bu iki hırsız soyuttur. Soyut olmaları daha kötü. Kelepçe vurabilmek için sürekli görmediğimiz hırsızları kovalamak zorundayız.
Gördüğümüz çoğu insan hayali hırsız polisi oldu. Gördüğümüz çoğu insan kalabalıklar içinde yalnız kaldı. Gördüğümüz çoğu insan bu iki hırsız yüzünden kendini sevemez hale geldi.
Yorumlar