Soğuk Savaş ve 21. Yüzyıl
18 Şubat 2025
2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya çökmüş, Hitler intihar etmiş ve dünyadaki güç dengeleri değişmişti. 2. Dünya Savaşı’nda Almanya’ya karşı ittifak halinde olan Sovyetler Birliği ve Amerika savaş sonrası bir ‘süpergüç’ yarışına girişeceklerdi. Bu yarışın başlıca özelliği silahlanma yarışı olacaktı ve bu silahlar büyük kitleleri tehdit eden nükleer silahlardı. Her zaman bir savaş ihtimalinin çıkmasına yol açan, karşılıklı korkulardan ve tehditlerden oluşan bu dönem Soğuk Savaş dönemi olarak adlandırılır.
1947-1991 yılları arasında kendini gösteren Soğuk Savaş sürecinde Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği dünyayı çekiştirmeye başladılar. Bu çekiştirme 2. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Almanya ile başladı. Batı Almanya Amerika’ya, Doğu Almanya Sovyetlere. Daha sonra Japonya Amerika’ya, Çin Sovyetlere. Fiziki olarak Amerika’ya yakın olan ve füze krizine yol açacak Küba Sovyetlere. Bu füze krizinde Sovyetler, Küba’ya Amerika’yı tehdit etme amaçlı nükleer silahlar yerleştirdiler. Bu çekişmeyle birlikte dünyada Kapitalizm-Sosyalizm çekişmesi de başlamış oldu. Muhafazakarlık Kapitalizme ve Amerika’ya, dinsizlik Sosyalizme ve Sovyetlere. 1949 yılında NATO kuruldu. ‘NATO nasıl bir antlaşmadır?’ denirse eğer, Amerika’yı içerde Sovyetler’i dışarda ve Almanya’yı aşağıda tutacak bir antlaşmadır ve bakıldığında Amerika için çok zekice yapılmış bir hamledir. Buna karşılık Sosyalist kanatta 1955 yılında NATO kadar güçlü olamayacak Varşova Paktı imzalandı. Bu kutuplaşma Ortadoğu ve Afrika’da da devam etti. Velhasıl dünya artık iki kutup haline gelmişti.
Dünyada ülkelerin kendi içlerinde görülen gelişmelerde de Soğuk Savaş ve bu kutuplaşma etkisini gösteriyordu. Yıkılan liderler ve yeni kurulan yönetimler, ekonomik olarak hakimiyet kuran sistemler bu kutuplaşmanın yoğun baskısı altında kuruldu ve gelişti.
Soğuk Savaş 91’de bitmesine rağmen oturttuğu kutuplaşma 21. Yüzyılda etkilerini hala sürdürüyor. Anlam verilemeyen olaylara yorum getirirken bu kutuplaşmanın etkileri düşünülmelidir. Eğer Amerika’nın Suriye’ye müdahalesi %100 gözükürken Rusya devreye girip bu müdahaleyi engelleyebiliyorsa bu kutuplaşmanın etkisi hala devam ediyor demektir.
Böylesine bir durumda 3. Dünya Savaşı’nın çıkmasına çok zaman var gibi durmuyor. Suriye’de kullanılan kimyasal silahlardan sonra yapılan açıklama, “Kimyasal silahlar kırmızı çizgilerimizdir” yönündeydi. Ancak bilinmeli ki asıl kırmızı çizgiler Amerika ile Rusya arasında. Bir müdahale ya da savaş durumu olacaksa da kimyasal silahlar değil bu kırmızı çizgiler etkili olacaktır.
Yorumlar